Başımıza örülen çorap

“`html

Tarım toplumunun aletleri ile sanayi toplumunun makinelerini aynı kefeye koymak doğru değildir.

Bıçak bir araçtır; hem meyve keser hem de zarar verebilir. Şayet bir dik durun, onu bir “taş” ile de gerçekleştirebilirsiniz. Taş, ceviz kırma veya baş yarma gücüne sahiptir. (Teknolojinin yazılı tarihinin, buhar makinesinin icadıyla başladığını unutmadan.)

Bir marangoz düşünün. Belki bir haftada sadece yüz tahta kaşık üretirken, aynı sürede bir kaşık makinesi milyonlarca kaşık imal edebilir.

Bu kadar çok kaşık ne olacak demeyin. Çünkü bu alet, “kapitalizm” anlayışının bir ürünüdür.

İhtiyacınız olmadan da ürünleri size satabilmektedir. Burada pazarlama, reklam ve moda, kendi uzmanlık alanlarında rol oynamaktadır.

Şirketler (sermaye), teknolojik yenilikler talep ettiklerinde bu, genellikle daha fazla kâr amacı taşır; topluma fayda sağlamak için değil.

Yenilikler, hızımızı ve zevk alma şeklimizi artırır. Sonuçta ortaya çıkan bir “yaşam tarzıdır”.

Küresel kapitalizm, “teknolojik” nitelikleriyle bu “yaşam tarzı”nı dünya genelinde egemen kılmaya çalışıyor (

Teknokapitalizm


). Bunun için pek çok kişi ve kurum çaba harcıyor; üniversitelerden kongrelere, laboratuvarlardan Silikon Vadisi’ne kadar uzanıyor.

Yeterli mi? Hayır! Tehdit, şantaj ve savaş gibi yollar da kullanılmakta.

Her birey, “teknolojiyi” genellikle olumlu, faydalı ve yaşamı kolaylaştıran bir unsuran olarak görmektedir.

Aslında, durum böyle.

Kim “cep telefonu”nun yararlı bir cihaz olmadığını iddia edebilir ki?

Zaman zaman, “Bunu telefonsuz nasıl yapıyorduk ki?” dediğimiz anlar olur. Evet, belki de o zamanlar yaşamıyorduk.

“Teknoloji”, artık her şeyin önüne geçti. Felsefe bile geri planda kalmaya başladı.

Günümüzde devletler ve şirketler arasındaki işbirliği giderek derinleşmiştir. Peki, bu süreçte teknolojinin rolü nedir?

Artık “paran kadar konuş” yerine “teknolojin kadar konuş” denmektedir.

“Tasarımcılar”, kapitalizmin etkisi altındadır. Bu nedenle, “olumlu kullanımı” gibi bir durum mevcut değildir.

Elinizdeki cihazın nasıl kullanıldığını gözlemlemek ve bu bilgiye ulaşılmakta, zor olmamaktadır.

Aktif olarak günümüzde dünya nüfusu, “dijital bir topluluk” haline gelmiştir.

“Onla da olmuyor, onsuz da olmuyor” şikayetlerinin bir kıymeti yok. Başımıza gelenleri kabullenmek zorundayız.

Bu durumu değiştirmeye de imkan tanımayacaklar.

“Sosyal medya”, tüketime dayalı bir yapıdadır. Artık “görüntü” ön plandadır; “söz” yerini kaybetmiştir.

Sanki, insanların “görmeden inanmam” dedikleri bir dünyada yaşıyoruz.

İşleyen mekanizma, “modern bağımlılıklar” üretmektedir.

Bunlar, geçmişteki “içki, kumar, uyuşturucu” bağımlılıklarından çok daha farklıdır.

Gerçek dünya, sanal ortama yerini bırakmıştır.

Uzun süredir “bilim kurgu” eserleri ve filmleri, olağanüstü varlıkları tasvir ediyor.

Robot

– insana dönüşüm.

Birçok kişi artık bu durumu kabullenmiş vaziyette. “Yapay zeka” çağının geldiği söyleniyor! Savaş, insan ile makine arasındaki mücadeleye doğru evrilecek (bu teman birçok filmde işlenmektedir).

Dünya Sağlık Örgütü, “sanal bahis” ve “dijital oyun”ları bağımlılık hastalığı olarak kabul ediyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2014 yılında (16-74 yaş grubu) internet kullananların oranı %88,8’dir; çocuklarda ise bu oran %91,3’tür. Teknoloji firmaları, sundukları ücretsiz hizmetlerle tüm dünyayı “bağımlı” hale getiriyor. Şaşırtıcı bir şekilde, herkes her şeyden haberdar.

Kolay kazanç, heyecan, başarı, gündemi kaçırmaktan korkma gibi faktörler

Bu bağımlılıklar, depresyon, anksiyete, özsaygı eksikliği, ekran başında geçirilen uzun süreler sonucu baş ağrısı, göz yorgunluğu, duruş bozukluğu ve obeziteye neden olmaktadır.

İnsanlar bu teknolojilere gönüllü olarak bağlanıyor; bir üst modeline ulaşmak için sıraya girmekte.

Cihazların kullanımına sınırlamalar getirmek veya denetlemek artık mümkün görünmüyor. Bilimsel veriler, insanların “öz sevgiyi” ve “kendini beğenmeyi” geliştirmeleri yönünde itilmektedir. Psikologlar, koçlar, spor salonları ve güzellik merkezleri mevcut.

Bağımlılık türleri neredeyse kırka yakındır. Bazılarını listeleyelim:

İnternet, televizyon, diziler, dijital oyunlar, cep telefonları, sosyal medya, e-spor, alışveriş bağımlılığı, adrenalin, hızlı yiyecekler, ünlü olma isteği, sporlar (özellikle futbol), bahis ve kumar, pornografi, marka takıntısı, uyuşturucu, diyet, kişisel gelişim, her türlü koleksiyon, kahve, dövme, egzersiz, estetik gibi unsurlar.

Teknokapitalizm, tüketim kültürünü kontrol altında tutmakta ve insanlığı bu düzene “teslim” etmiştir. Oluşan “yaşam tarzı”, konfor olarak algılanmaktadır ve bu durum bir “gönüllü esaret” haline dönüşmüştür. Hatta çoğu kişi, “Ne yapalım, Orta Çağ’a mı geri dönelim?” şeklinde cevap vermektedir.

Geri dönüş olmasın diye, en azından sistemin dayattığı durumun farkında olmalıyız. Acaba buradan bir çıkış yolu var mı? Bunu bulmaya çalışmalıyız.

Sürekli tekrarlıyorum, “Başka bir dünya mümkün” diyenlerin bunu somut olarak ifade etmesi gerekiyor. Bu kişiler kimlerdir? Ülkemizin akademik ve bilimsel çevreleri. İş başına!

(“Modern bağımlılar” konusuna dair daha geniş bilgi için bk.

Lacivert

dergisi. Mart 2025).

NOT:

İnsansı robota 13 milyar dolar

Çin’in önde gelen otomobil üreticilerinden Xpeng, insansı robot teknolojisinde önemli yatırımlar gerçekleştirmeyi planlıyor. Şirketin CEO’su He Xiaopeng, yıllık olağan oturumda yaptığı açıklamalarda, Xpeng’in bu sektöre uzun vadeli bir bakış açısıyla yaklaştığını ve yatırımlarının 100 milyar yuana (13,8 milyar dolara) kadar çıkabileceğini belirtti. Securities Times’a göre, He Xiaopeng, beş yıl önce bu sektöre adım attıklarını ve önümüzdeki 20 yıl boyunca bu alanda kalmayı hedeflediklerini ifade etti.

(Yeni Şafak, 12 Mart 2025)

“`

Related Posts

ABD’de konut başlangıçları beklentiyi aştı

Temmuzda yapımına başlanan yeni konut sayısı yüzde 5,2 artarak 1 milyon 428 bine çıktı, ancak inşaat izinleri geriledi.

En fakir ve varlıklı ilçeler… AKP’nin kalesi en yoksul, CHP’nin kalesi en zengin… Bu sıralamaya şaşıracaksınız

Türkiye’de hanehalklarının sadece yüzde 1,1’inin en üst sosyoekonomik seviyede yer aldığı açıklandı. En yüksek ve en düşük sosyoekonomik seviyeye sahip ilçeler şaşkına çevirdi. En yoksul ilçede CHP’nin sadece yüzde 1 oy alması dikkat çekerken, en zengin ilçede AKP’nin yüzde 15’te kaldığı görüldü.

Euro Bölgesi haziran ayında 7 milyar Euro dış ticaret fazlası verdi

AB’nin en fazla ithalat yaptığı ülkeler ABD ve İngiltere oldu

Kayseri’de Zabıta Ekiplerinden Ekmek ve İşletmelere Denetim

Kayseri Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı, halk sağlığı ve tüketici haklarını koruma adına fırınlar ve diğer işletmelerde gramaj, fiyat etiketi ve kalite kontrol denetimleri gerçekleştirdi. Denetimlerin sonucunda herhangi bir eksikliğe rastlanmadığı bildirildi.

Mobilya Sektöründe İhracat Rekoru

Ticaret Bakanı Bolat, mobilya sektöründe 25 yılda ihracatın 180 milyon dolardan 4,5 milyar dolara çıktığını belirtti.

8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri: Bakan Işıkhan, sendika temsilcileriyle bir araya geldi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, yaklaşık 4 milyon memur ve 2 milyon emekli memuru doğrudan ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri kapsamında Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı Yalçın ve ilgili sendika temsilcileri ile bir araya geldi. Işıkhan, müzakerelerde gündeme gelen başlıkları ve talepleri değerlendirdi.